Hastaneye Yatırılan Reküren Derin Ven Trombozlu Hastalarda: Tek Merkezli Retrospektif Bir Çalışmadan Demografik, Klinik ve Laboratuvar BilgileriMustafa Oğuz Cumaoğlu1, Turgut Dolanbay2, Abdussamed Vural1, Ömer Yüceer1, Alpay Tuncar3, Seyyid Rasim Yanmaz11Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Kliniği, Niğde,Türkiye 2Malatya Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Tıp Kliniği, Malatya, Türkiye 3Ankara Etlik Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği, Ankara, Türkiye
Amaç: Bu çalışmada hastanede yatan tekrarlayan derin ven trombozlu (rDVT) hastaların demografik, klinik ve laboratuvar özelliklerinin analiz edilmesi ve ilişkili risk faktörlerinin ve tedavi sonuçlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntemler: Ekim 2021 ve Ekim 2023 tarihleri arasında rDVT ile hastaneye yatırılan 45 hasta üzerinde retrospektif bir inceleme yapıldı. Aktif kanser, hematolojik veya romatolojik hastalıklar, immünosüpresyon veya organ yetmezliği olan hastalar çalışma dışı bırakıldı. Demografik veriler, klinik özellikler, venöz Doppler görüntüleme ve acil laboratuvar sonuçları analiz edildi. Hastalar proksimal veya distal trombüs yerleşimi, enfeksiyon yükü ve hastanede kalış süresine göre gruplandırıldı. İstatistiksel analizler Student’s t-testi, Mann-Whitney U testi ve Spearman korelasyonunu içeriyordu. Bulgular: Çalışma popülasyonunun medyan yaşı 72 idi ve erkeklerde daha yüksek bir prevalans vardı (%55,6). Temel risk faktörleri arasında iki yıl içinde geçirilmiş büyük cerrahi (%40), diabetes mellitus (%37,8) ve hormon replasman tedavisi (%22,2) vardı. Hastaların %51’inde proksimal trombüs tespit edilmiş olup, bu durumdan ağırlıklı olarak erkekler etkilenirken, kadınlarda daha yüksek oranda distal trombüs görülmüştür. Medyan hastanede kalış süresi beş gündü ve daha uzun kalış süresi CRP ve ürik asit düzeyleri dâhil olmak üzere yüksek enflamatuvar belirteçlerle ilişkiliydi. D-dimer ile ürik asit arasında anlamlı bir korelasyon gözlenmiştir (r=0,40, p=0,005). Düşük molekül ağırlıklı heparin ve rivaroksaban ile ikili tedavi proksimal trombüs olgularında daha yaygındı. Sonuç: Bu çalışma, hastanede yatan rDVT hastalarının farklı klinik ve laboratuvar özelliklerini vurgulamakta ve cinsiyet ile bölgeye özgü farklılıkların yönetim stratejilerini etkilediğini göstermektedir. D-dimer ve ürik asit arasındaki pozitif korelasyon, ürik asidin kaynakların sınırlı olduğu ortamlarda bir biyobelirteç olarak potansiyel rolüne işaret etmektedir. RDVT’nin genetik ve kalıtsal yönlerini ele almak için daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: tekrarlayan derin ven trombozu, risk faktörleri, trombüs yerleşimi, antikoagülasyon tedavisi; laboratuvar biyobelirteçleri
Hospitalized Recurrent Deep Vein Thrombosis: Demographic, Clinical, and Laboratory Insights from a Single-Center Retrospective StudyMustafa Oğuz Cumaoğlu1, Turgut Dolanbay2, Abdussamed Vural1, Ömer Yüceer1, Alpay Tuncar3, Seyyid Rasim Yanmaz11Department of Emergency Medicine, Nigde Omer Halisdemir University Faculty of Medicine, Nigde, Türkiye 2Department of Emergency Medicine, Malatya Turgut Ozal University School of Medicine, Malatya, Türkiye 3Department of Emergency Medicine, Ankara Etlik Sehir Hastanesi Ankara, Türkiye
Aim: This study aimed to analyze the demographic, clinical, and laboratory characteristics of hospitalized patients with recurrent deep vein thrombosis (rDVT) and to identify associated risk factors and treatment outcomes. Material and Methods: A retrospective review was conducted on 45 patients hospitalized with rDVT between October 2021 and October 2023. Patients with active cancer, hematological or rheumatological diseases, immunosuppression, or organ failure were excluded. Demographic data, clinical characteristics, venous Doppler imaging, and emergency laboratory results were analyzed. Patients were grouped based on proximal or distal thrombus location, infection burden, and hospital length of stay. Statistical analyses included Student’s t-test, Mann-Whitney U test, and Spearman correlation. Results: The median age of the study population was 72 years, with a higher prevalence in males (55.6%). Key risk factors included major surgery within two years (40%), diabetes mellitus (37.8%), and hormone replacement therapy (22.2%). Proximal thrombus was identified in 51% of patients, with males predominantly affected, while females showed higher rates of distal thrombus. Median hospital stay was five days, and longer stays were associated with elevated inflammatory markers, including CRP and uric acid levels. A significant correlation between D-dimer and uric acid was observed (r=0.40, p=0.005). Dual therapy with low molecular weight heparin and rivaroxaban was more common in proximal thrombus cases. Conclusion: This study highlights the distinct clinical and laboratory characteristics of hospitalized rDVT patients, with gender– and location-specific differences influencing management strategies. The positive correlation between D-dimer and uric acid suggests a potential role of uric acid as a biomarker in resource-limited settings. Further research is warranted to address the genetic and hereditary aspects of rDVT. Keywords: recurrent deep vein thrombosis, risk factors, thrombus location, anticoagulation therapy; laboratory biomarkers
Mustafa Oğuz Cumaoğlu, Turgut Dolanbay, Abdussamed Vural, Ömer Yüceer, Alpay Tuncar, Seyyid Rasim Yanmaz. Hospitalized Recurrent Deep Vein Thrombosis: Demographic, Clinical, and Laboratory Insights from a Single-Center Retrospective Study. Kafkas J Med Sci. 2025; 15(2): 229-236
Sorumlu Yazar: Turgut Dolanbay, Türkiye |
|